18 Ağustos 2015 Salı

17 Ağustos 1999 sabahı, 03.02'de, Kocaeli Gölcük merkezli, richter ölçeğine göre 7,4 büyüklüğünde gerçekleşen depremde resmi kayıtlara göre; 17 bin 480 kişi öldü, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 Konut, 42 bin 902 işyeri ise hasar gördü. Ve her ne kadar bilinmese de bu yıkımların en büyük nedeni binalarda Su Yalıtımı olmadığı için oluşan korozyon sonucu taşıyıcı sistemin zayıflamış olmasıydı. Yaşam kaynağımız olan suyun zararlı etkilerinin binalarımızı çürütüp depremde yıkılmalarının temel sebebi olduğunu biliyor musunuz? Depremler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla yıkıma, can ve mal kaybına yol açan afetler arasında yer alıyor. Ülkemizde nüfusun yüzde 95 gibi büyük bir çoğunluğu Deprem riskli bölgelerde yaşıyor.

Yağmur, kar gibi herhangi bir yoldan yapılara sızan su, donarak veya kimyasal tepkimelere girerek, donatının özelliğini yitirmesine ve korozyona, yani paslanmaya neden oluyor. Oluşan korozyon ise yapıların taşıyıcı sisteminin çürümesine ve zamanla zayıflamasına sebep oluyor. Su Yalıtımı olmayan binalarda 10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor. Oysa su yalıtımı binaları suyun zararlı etkilerinden koruyarak güçlü olmasını sağlıyor.

1999 depreminde hasarlanan binaların yüzde 64’ünde sorun korozyondu

Marmara'da 1999 yılında yaşanan depremde de birçok binanın yıkılma nedeni korozyon, korozyonun nedeni ise su yalıtımının yapılmamış olmasıydı. Yaşanan büyük 17 Ağustos depreminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından bir rapor hazırlandı. Hazırlanan rapora göre; 55 bin 651 Konut ve işyerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79'u hasarlı bulundu. İncelenen binaların yüzde 64'ünde nemin yol açtığı korozyon (paslanma), yüzde 41'inde malzeme eksikliği, yüzde 18'inde inşaat aşamasında betonun sulanması, yüzde 11'inde eskime ve yıpranma, yüzde 3'ünde proje hatası hasarların nedeni olarak belirlendi. Rapordan da anlaşıldığı gibi binaların zarar görmesindeki en büyük etken korozyon… Ve Türkiye gibi Deprem kuşağında yer alan bir ülkede su yalıtımının hayati önemi olduğu açıkça belli. Maalesef Su Yalıtımı hala Binalarda zorunlu bir uygulama değil.

Binaların yıkılmasına sebep olan korozyon (paslanma) 

Su yalıtımının maliyeti bina maliyetinin sadece yüzde 3'ü kadar! "Depremde ayakta kalacak güvenli binalar inşa etmek istiyorsak su yalıtımı zorunlu olmalı"

Su yalıtımının önemine dikkat çekmek için 17 Ağustos depreminin yıldönümünde açıklama yapanBitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Çolakoğlu, yapıları suyun zararlı etkilerinden koruyan su yalıtımının inşaat aşamasındaki maliyetinin, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3'ü kadar olduğunu açıkladı.

Su yalıtımında doğru ürün seçimi ve doğru uygulamanın hayati önem taşıdığına da değinenÇolakoğlu, yapısı gereği su geçirmezliği en üst düzeyde olan, en uzun ömürlü malzemenin bitümlü su yalıtımı örtüleri olduğunu söyledi. Bitümlü su yalıtımı örtüsü seçerken de mutlaka CE Belgesi bulunan kaliteli ürünleri tercih etmek ve işin uzmanlarına uygulama yaptırmak gerektiğini vurgulayanÇolakoğlu, doğru ürün ve uygulama konusunda BİTÜDER'in uygulayıcılara teknik destek sağladığını da sözlerine ekledi.

BİTÜDER Başkanı Kemal Çolakoğlu; Deprem kuşağında yer alan ülkemizde geçmişte çok büyük acılar yaşadık. Bilinçsiz yapılaşma dolayısıyla çok şiddetli olmayan sarsıntılarda dahi evlerimiz yıkılıyor, ciddi oranlarda can kayıpları meydana geliyor. 19 milyon konutun olduğu ülkemizde 6,5 milyonunun deprem açısından riskli bina statüsünde bulunduğunu görüyoruz. İstanbul'un, 19 ilçesinde son yapılan incelemelere göre 700 bin binanın 300 bininin riskli bina sınıfında olduğu ortaya çıktı. Bu çarpıcı rakamlar da su yalıtımının zorunlu olmasının gerekliliğini ortaya koyuyor, Deprem kaybını minimum düzeye indirgemek için su yalıtımı tüm binalarda zorunlu olmalı"" dedi.

Yorumlar

Diğer Haberler

İstanbul konut piyasasında yeni dönem başlıyor!
Altın Emlak Global Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Hakan Özelmacıklı, İstanbul’da inşa edilecek kiralık konutlarla ilgili olarak yaptığı açıklamada söz konusu projelerin İstanbul konut piyasasında yeni bir dönem başlatacağını söyledi.
Doybalak Tarım'ın konkordato tasdik talebi kabul edildi! 
Aksaray, Eskil'de hırdavat, un, gübre, yem, hayvan vitaminleri ve bir çok ürün satışı yapan Doybalak Tarım'ın konkordato tasdik talebi kabul edildi.
İBB’den Pendik’te konut imarlı arsa! 
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İstanbul Pendik’te yer alan arsayı 10 milyon 25 bin 640 TL bedelle satışa çıkardı.
Konut, altına göre ucuz kalmaya devam ediyor! 
Şehir Plancısı ve Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Celal Erdoğdu, konutun altına göre daha ucuz kaldığını söyledi. 
Yatırımcıların gözü faiz indiriminde! Faizlerin düşmesi konut piyasasını nasıl etkileyecek? 
Faiz indirimi beklentisi, gayrimenkul sektöründe de hareketlilik yaratmaya hazırlanıyor. Parcel Estates CEO’su Özden Çimen, faiz oranlarındaki olası düşüşün konut piyasasında yaratacağı etkileri değerlendirdi.