4 Ağustos 2015 Salı

ALB Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan Merkez Bankasının kararını değerlendirdi. Erkan'a göre, Türkiye ekonomisinin en büyük riski, Eylül ayında olabilecek bir Fed Faiz artırımı fırtınasına siyasi belirsizlikle yakalanmak.

İşte Erkan'ın Merkez Bankası analizi:

Son dönemde gerek siyaset sahnesine ilişkin belirsizlik, gerekse de son günlerde artan terör ve Güvenlik sorunlarıyla yükselen risk algısı Merkez Bankası para politikasına ilişkin haber akışını gündemin arka sıralarına doğru itmişti. Merkez Bankası, belirsizliklerin ve risklerin yoğunlaştığı bu ortamda beklendiği gibi politika duruşunda herhangi bir keskin manevra yapmadı ve "bekle gör" taktiğini izlemeye devam etti. Genel durum itibarıyla yapılan politika açıklamasında da önceki toplantılardan farklı bir faktör görmemekle birlikte, Merkez Bankası'nın belli başlı ekonomik göstergelerdeki risklere ve kur oynaklığına odaklanmış görüntüsünün devam ettiğini görüyoruz.

Para politikası açısından baktığımız zaman, şu anda ana belirleyicilerin enflasyon ve kur oynaklığına ek olarak siyasi belirsizlik olduğunu gözlemliyoruz. Merkez Bankası bundan önce içeride enflasyon görünümünü izlerken, dışarıda ise Fed politikalarına ilişkin sinyalleri takip ediyordu. Hali hazırda bu faktörler Merkez Bankası'nın para politikasını gevşetmesi önündeki en büyük engeller olmaya devam ediyor. Enflasyonda her ne kadar Haziran ayı verilerine göre gıda fiyatlarındaki düşüş etkisiyle yüzde 7,2 seviyesine gerileme görsek de, çekirdek enflasyon yüksek kurdan dolayı yüzde 7,5 seviyesinde kalmaya devam etmektedir. Özellikle kur hareketinin yeniden 2,70 üzerinde yukarı doğru ivmelenmesi çekirdek enflasyonda yükseliş eğiliminin devam etmesine neden olacaktır. Bu da Merkez Bankası'nın enflasyon kalemi açısından neden sıkı kalmaya devam etmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir.

Kur oynaklığı yeniden gündemde yer işgal etmeye başladı. Son bir haftadaki oynaklık, iç gündemde fiyatlama hareketlerinin kaynağının değişmesi ve terör olaylarının risk algısını artırmasından dolayı oluşmuştur. Buna aynı zamanda erken seçime ilişkin risklerin de eklenmesi ihtimali söz konusudur. Bunun ilk emarelerini de siyasilerin açıklamalarından almaktayız. Hafta içinde Ak Parti ve MHP teşkilatlarına "erken seçime hazır olun" talimatını verirken, halen Ak Parti ile hükümet görüşmelerini sürdüren CHP kanadından da Kılıçdaroğlu ve Baykal'ın erken seçim ihtimalinin kuvvetli göründüğünü belirten açıklamaları söz konusu oldu. Bu nedenden dolayı kısa vadede kuru rahatlatabilecek ana faktörün, Türkiye'nin risk priminin azalması olduğunu düşünebiliriz. Bu da içeriden ılımlı, tansiyonu düşürecek, aynı zamanda da koalisyon görüşmelerine ilişkin olumlu haberler gelmesi gerektiğini göstermektedir. Ancak, kur kısa vadede iç kaynaklı olarak iyimser olsa bile, dışarıda FED politikalarının Faiz artırma tarafına biraz daha kayması nedeniyle orta ve uzun vadede yukarı yönlü olmaya devam edebilir. Bu da Merkez Bankası'nın daha proaktif olması gerektiği bir dönemi beraberinde getirecektir.

Merkez Bankası'nın proaktif politikalar uygulaması ise para politikasıyla iş birliği içerisinde olan bir mali politika sayesinde olabilir. Çünkü bu dönem hem Merkez Bankası'nın araç ve amaç bağımsızlığı önemlidir, hem de içerideki enflasyon başta olmak üzere ekonomik göstergelerde kalıcı düzelme sağlayabilecek yapısal reformların ekonomi yönetimi tarafından yapılabilmesi önemlidir. Ekonomide yapısal olarak kalıcı düzenleme sağlanabilir ve başta gıda fiyatlarında oynaklık, yüksek cari açık gibi kronikleşme eğilimi gösteren sorunlar çözülebilirse, ekonomi dış şoklara karşı daha dayanıklı olacak ve Merkez Bankası da ekonomik dengeleri bozmadan gerektiği yerde gerekli adımları atmada başarılı olacaktır.

Tabii tüm bu şartların sağlanabilmesi için öncelikle Türkiye'nin bir hükümete ihtiyacı vardır. Hükümet modeli bir an önce oluşursa, ekonomi yönetimindeki ekol üzerinden çıkarımlar yapmak mümkün olacaktır. Ancak Merkez Bankası'nın siyasi belirsizlik ortadan kalkmadan politika adımları atmayacağını varsayacak olursak, belirsizlik ortamında gerekli yerlerde gerekli adımların atılamaması riski ortaya çıkacaktır. Belirsizlik ortamı ekonomik riskleri de beraberinde getirecektir, çünkü asıl tehlike dışarıdan yani FED'den gelmektedir. Hali hazırda yüksek cari açık ve enflasyon, düşük büyüme gibi faktörler nedeniyle kırılgan durumda olan Türkiye ekonomisinin en büyük riski, Eylül ayında olabilecek bir FED faiz artırımı fırtınasına siyasi belirsizlikle yakalanmak olacaktır.

Yorumlar

Diğer Haberler

Ünlü analistten emlak ilanı uyarısı! Gayrimenkul fiyatlarındaki artışı ciddiye almayın! 
Analist Tardu Barlas, Merkez Bankası tarafından 100-250 puanlık faiz indirimi gelmesi halinde sarı sitedeki artan gayrimenkul fiyatlarının ciddiye alınmaması konusunda uyarıyor. 
Ahes GYO’dan Antalya Gazipaşa’ya 5 yıldızlı otel geliyor!
Ahes Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, Antalya Gazipaşa’daki yeni otel yatırımı için düğmeye bastı. 232 odanın yer alacağı proje 341 milyon 582 bin TL’ye mal olacak.
Sapphire 32 Dubai'de 192 bin 403 dolardan başlayan fiyatlarla ev sahibi olma imkanı! 
Dubai’nin merkezinde yükselen Sapphire 32'de 192 bin 403 dolardan başlayan fiyatlarla ev sahibi olma imkanı sunuluyor. İşte ayrıntılar... 
İstanbul, Mersin ve Afyonkarahisar’daki turizm imarlı 6 arsa 788 milyon TL’ye satılıyor!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, İstanbul, Mersin ve Afyonkarahisar’da yer alan 6 turizm imarlı arsa 788 milyon Türk Lirası muhammen bedelle satışa çıkarıldı. 
Samana Barari Views'ta 749 bin AED'den başlayan fiyatlarla! Dubai'de 8 yıllık ödeme planıyla ev sahibi olma imkanı!
Samana Barari Views projesinde, 8 yıllık ödeme planı ve 749 bin AED'den başlayan fiyatlarla ev sahibi olma imkanı sunuluyor. İşte Samana Barari Views ile ilgili tüm detaylar...